20 Ekim 2014
Aldatmak
Arkadaşımın tavsiyesiyle seyahatte okumak için
aldığım Paulo Coelho’nun kitabı “Aldatmak”: Diğer kitaplarından çok farklı
olmasına rağmen, yine bir nefeste okunan, insanı felsefenin derinliklerinde
dolaştıran tadıyla yazarı bir kez daha kendine hayran bıraktırıyor. “Seni seviyorum
Paulo Coelho, ne güzel yazıyorsun! İyi ki varsın! İyi ki yazarsın ve yazıyorsun.
Bayılıyorum seni okumaya”
Duydu mu acaba beni? Duymuş mudur sizce? Duysa
da söylüyorum. Duymasa da söylüyorum.
Buraya nereden geldik. Duyguları açıkça
söyleyebilmekten. Toplum olarak birazcık kendimizi ifade etmekten utanıyoruz
gibi. Topluluk karşısına çıkmaktan, kendimizi ve duygularımızı ifade etmekten
utanıyoruz, sakınıyoruz.
Hâlbuki Paulo Coelho’nun dediği gibi “Çocukken
ağlarsak ilgi, üzüntümüzü belli edersek de teselli göreceğimizi öğreniyoruz.
İnsanları gülümsememizle ikna edemediğimizde gözyaşlarımızın mutlaka işe
yarayacağını biliyoruz.”
Büyüyünce ise ağlamaktan utanırız başkalarının
yanında. İnsanlar bizi savunmasız görüp bundan faydalanmak isteyebilir diye
duygularımızı belli etmeyiz, ağlamayız, gülmeyiz. Ağlarsak “zayıf” derler,
gülersek “hafif” oluruz. Hatta çok gülersek kötü bir şey olabileceğine
inanırız. Gerçekten öyle mi?
İki yüz kişinin önünde durup “adımızı ve kim
olduğumuzu söylemek neden zor acaba?” “Dinleyenler bize güler mi?” Peki
gülseler ne olur? Gülmek kötü bir şey mi? Ya da insanları güldürmek iyi bir şey
değil mi?” İnsanları güldürdüğü için onca para kazanan komedyenlerin olduğu bir
ülke de bize de gülseler ne olur?”
Boş verin bence. Ne derlerse desinler. Gülmek
istiyorlarsa bırakın gülsünler. Gülmek giderek zorlaşıyor zaten yaşadığımız
zamanda. Onca ağlayan varken hala gülecek bir şeyler bulabiliyorsa insanlar
bırakın bize de gülerlerse gülsünler. Yeter ki siz üzülmeyin. Yeter ki size bir
şey olmasın. Sevgiyle kalın.
0 yorum:
Yorum Gönder