Belki de çok bencilce bir davranış ama aslında ben galiba kendim için yazıyorum. Yazmak çok öğretici bir faaliyet. Yazdığınız zaman okuduklarınız beyninizin süzgecinden geçiyor ve unutulmayacak kadar değerli olan şeyler beyinde bilgi olarak kalıyor.
Diğer yararlı bir şey dış dünyadan ve sorunlardan uzaklaşıp kitap, yazı ve kendinizden oluşan bir dünyada bir şekilde arınıyorsunuz. Bu arınma bazen kelimeler sayesinde yazıda, bazen çizgiler sayesinde bir tasarımda, bazen notalar sayesinde bir beste de olabiliyor. Üretmek aslında bu. Üretirken beyninizdeki fazlalıkları atıyorsunuz. Tabi beyinde fazlalık yoksa bunun için söyleyecek pek bir şeyim yok. Ama bunu okuduğunuza göre sizde de var o fazlalıklardan. Oku oku oku. Bak bak bak. Dinle dinle dinle. Sonra da sen üret üret üret.
Zero Limit’ten alacaklarımız devam ediyor. Mr. Vitale’nin hocası Dr. Hew Len güzel bir benzetme yapmış. Diyor ki:
“Kendini arındırmış sıfır konumundaki bir insanın kendisi için olanı yapmaktan başka çaresi yoktur. Bu tıpkı büyük bir senfonide olmak gibidir. Her birimizin çalacak bir aleti var. Benim de bir tane var. Sizin de bir tane var. Hiç biri aynı değil. Konserin başlaması ve herkesin bundan zevk alması için herkesin başkasına değil, kendine ait bölümü çalması gerekir. Aletlerimizi elimize almazsak ya da başkasının daha güzel bir aleti var diye düşünürsek sorun yaşarız.”
Bence doğru söylüyor. Toplum olarak başkalarının ne yaptığı ile değil de kendimizin ne yapacağı ile uğraşsak hayat daha güzel olmaz mıydı? Bunun yukarıda doktorun söylediği ile ne kadar ilgisi var bilmiyorum. Ama kendileri hiç bir şey yapmadıkları halde yapılan şeyleri sürekli eleştiren insanlardan da sıkıldık camia olarak, diye düşünüyorum. Akıl vermekte üstümüze yok. Vermeyi çok sevdiğimizden bize bir şey kalmıyor galiba.
Pardon giderayak ben de eleştirdim. Hemen konuyu değiştirelim. Güzel şeylerden bahsedelim. Mesela yine kitabın ana teması olan “Sevgi”den.
“Seni Seviyorum” cümlesinde her şeyi değiştiren üç element varmış. Bunlar minnettarlık, hürmet ve dönüşümmüş.  
Bana göre “seni seviyorum” cümlesinde cesaret, yüce gönüllülük ve sevecenlik var. Birine “Seni seviyorum” diyebiliyorsanız, sevilmeme riskini göze alarak hissettiklerinizi söyleyebilecek kadar cesursunuzdur. Sevmeyi bildiğiniz ve içinizde sevgi barındırdığınız için de yüce gönüllü ve sevecensinizdir. Karşılık beklemeden sevmeyi öğrendiğinizde ise ister sıfır noktasına erişme değin, isterseniz Nirvana’ya ulaşmak bence siz artık olmuşsunuzdur.
Sözün kısası hadi hep birlikte sevelim. Ailemizi, okulumuzu, mesleğimizi, vatanımızı, milletimizi,  çevremizi, doğayı, canlıları, hayvanları, ağaçları, çocukları, büyükleri sevelim. Hadi birbirimizi sevelim. Aklıma güzel bir şarkı geldi. Yanılmıyorsam Grup Gündoğarken’dendi
Sevgi anlaşmak değildir
Nedensiz de sevilir
Bazen küçük bir an için
Ömür bile verilir.

Etiket:

0 yorum:

Yorum Gönder